10 Şubat 2015 Salı

seviyo musun küsüyo musun

0-4 yas dönemi ; çocukların anneleriyle en sağlam ilişkileri kurdukları ve bağlandıkları dönem olarak adlandırılıyormuş. Anne için kendisini ; kendisi için anneyi tanımlıyor ve  ona göre bir bağlılık geliştiriyorlarmış. Bu yüzden, annelerin 0-4 yaş arasındaki çocuklara yaklaşımları ve beden dili dahil konuştukları  dil çok önemliymiş.

Ece, son bir aydır ona onun isteyip de benim izin vermediğim bir konu olduğunda,  yüzünü buruşturup , gözünü gözüme dikip  "seviyo musun küsüyo musun anne " diye soruyor. öyle bir yüz ifadesi takınıyor ki bunu gerçekten ta içinde bir yerlerde emin olmak için sordugunu anlıyorum ve içim  burkuluyor. "elbette ki çok seviyorum bebeğim, anneler bebişlerine küsmezler" diyorum yüzü aydınlanıveriyor. 




ama bu resmen bir sömürü malesef :) bu soru beni vuruyor ve o da bunu anladı ve kullanıyor minik cadı. 
artık neredeyse 3 yasına girecek. o kadar değişti ki. kendini kanıtlama ve "benlik" mücadelesi içinde;  hem de her an. ağabeyi ne yaparsa o da yapacak, kim nereye giderse o da gidecek ve kime birşey alınırsa ona da alınacak. 
ben ben ben... 

Tabii bütün bunlar Mehmet Ereni delirtiyor. Ona göre, sürekli avaz avaz bağıran ve her istediği olsun isteyen bir kardeşi var etrafında. "çok sıkıldım senden Ece", "yettin artık Ece" :( Bütün bunlar neyse de ah oğluşum bir de kardeşine vurmasan. Gerçekten bu konuda ne yapacağımı bilemiyorum. Bazen Ece o kadar kontrolden çıkıyor ki, çok haklı buluyorum sinirlenmesini <ki ben bile sinirleniyorum>  ama vurduğu zaman bir yandan Ecenin canının yanması, iki gözü iki çeşme ağlaması; diğer yandan da Mehmet Erenin kulaklarını tıkayarak odadan dışarı çıkması <biliyorum ki içi parçalanıyor> üzülmesi, aslında bir bakıma onun da canının yanması mideme yumruk yemişim etkisi yapıyor bende. Ne yapayım konuyu dağıtmaya , bir faaliyet icat etmeye çalışıyorum. olmadı hemen bir ara öğün getiriyorum önlerine. Allahtan ikisi de öyle uzatmıyor konuyu da çabucak tatlıya baglıyoruz. 




 

Her ikisi de resim yapmaya, icatlar deneyler yapmaya bayılıyorlar. Ama asla boyama kitabı boyamayı sevmiyorlar. Seven çocuklara imreniyorum ben severdim çocukken mesela.  Bu günlerdeki favorimiz parmak boyası ve tutkal. Mehmet Eren suyun içinde tutkal ve boyayı karıştırıp "iksir" yapmayı seviyor. Ece ise parmagını boya kutusuna daldırıp sayfaları rasgele boyamayı. ama işin içinde mutlaka su olmalı. ikisi de suya bayılıyor. tabi her boya çalışmasından sonra uzun uzun el yüz yıkayıp kıyafet değiştiriyoruz boya önlüğü alsam giymezler diye hiç yeltenmiyorum. "Amaaan zaten bu boyalar yıkanınca cıkıyor, boşver anne " :)

Tablete muffin yapma oyunu yüklemişler. Öyle güzel rengarenk muffinler oluyor ki. dedim ki hep sanal mı olsun hadi gerçeğini yapalım. Böyle şeyler yapmayı da seviyorlar. Mutfakta her yeri batırarak bir muffin seti yaptık. Çocuklar süsledi. Mumlar yaktık. Sonunda yine tabletten oynamaya devam ettiler belki ama ben gerçekten muffin yapmak suretiyle olayı sanal olmaktan çıkaran bir anne olarak kendimle gurur duydum :P





intalisi dım dım yar , gelir diye umdum yar ...
atsıya kadar bekledim , gözlerimi yumdum yar


eğleniyon mu, oynuyon mu alam, a  , ... napıyon mistan teyze :)


İsterse öyle komik ve eğlenceli oluyor ki ve Mehmet Eren de bunun o kadar farkında ki inşallah ilerde aşarlar ve biz bu sorunları hatırlayıp güleriz


küçük bir kaçamak: istanbul



gezelim, gezelim, gezelim...

bugunlerde tek isteğim bu bir de bol bol uyku tabi ki bahar geliyor sanırsam  :)

haftasonuna 3 gün ekleyip annemlerle istanbulda kızlarla buluşma fikri bu yüzden çok iyi geldi.
şimdi kış, mutlaka yağmur yağar diye düşünürken; Ayfer'in "aman canım sen ne zaman gelsen yağıyor zaten , alışmadın mı, temmuzda sağanak yağdı donuna kadar ıslandın " sözleri karar vermemde aniden etkili oldu ve çocukları da alıp ailecek "Budo"ya atlamamız ile kendimizi İstanbulda bulduk :)



feribot selfie

keyifli bir yolculuktu. Sonuna doğru azcık sıkıldık. E o kadar olur tabii. Sonuçta evde bir dakika bile oturmayan çocuklar 2 saat boyunca oturmak zorunda kaldılar. kuzular büyümüşler de gemiye de binermişler...

Aslında bu fotografta babam da vardı. ama torunlarıyla oynamaya kaptırınca kendini fotograftan kuru kaldı :)

kızlarla buluşma :)


burası Ayferin evi, yepyeni açık renk ve ışıldayan tarz eşyalar,  güzel bir sofra, genelde  de tertemiz derli toplu tabii. tabii bir de herkesin pozitif enerjisi sanırım bizim kızı bi ezikledi.  Eve girince etrafına bakınıp "bizim evimiz kötü, yemeklerimiz de yok" deyiverdi. bizi dağıttı gülmekten yumurcak :)


küçük enişte



Canı çok özlemiş bizim kız. Ama Can yine cool ve de mesafeliydi. Mehmet Eren her zamanki gibi ikisine de mesafeli :) Evde kızılca kıyamet kopuyor sık sık biz alışkınız buna da Can hem zamane çocuğu oldugu için hem de bir evin bir oğlu olduğu için haliyle yumusak tavırlara, herseyi elde etmeye alışkın. bir rakip veya bir partner yok sonucta etrafında. o yuzden çok zorlanıyor kuzucum. 
Aslında ikisinin de birbirinden korkmaları çok normal. daha 3 bile değiller. Birbirlerini az görüyorlar ve ortak ilgileri var mı bilmiyorlar . bu yüzden ben büyüdükçe aşacak ve de sevecekler birbirlerini diye düşünüyorum. Şimdi hiçbir şeyi paylaşamıyorlar. Küçük enişte dahil . Arada Ece ağlıyor Can da peşinden.  izlerken bir bakıma komikler de :)




uyyy gülüşünüze


Eee sonuçta biz İstanbula gezmeye geldik değil mi, 
Bizi Uzunya diye bir kahvaltı mekanına götürdüler. Şansımıza hava yazdan kalma gibiydi. Hafif serin ama bol güneşli. Cennetten bir köşe adeta. o kadar güzel ki. İstanbula bu kadar yakın bir mesafede bu kadar doğal bir yer olması gerçekten görenler için bir şans. Çocuklar da bayıldı. top oynadılar, denize tas sektirdiler, taş topladılar, kırlarda koşturdular. Çok keyifliydi çok :)


ailecek kahvaltı keyfi

Çok keyifliydi çok :)

Mehmet Eren canavarın başı ben de kuyruğu. bol kollu bir canavar bu . uuuu dşye de ses çıkartıyor :)

Çok keyifliydi çok :)
Mehmet Eren Kaptan Kanca ile Korsan adasında karşılaşınca
Çok keyifliydi çok :)
"Ecenin dalgalara atlıycam anne " fantezisi :)
Çok keyifliydi çok :)

ayfer bu gözlük bana daha çok yakıştı çünkü ben büyüdüm ya :?*!?
Çok keyifliydi çok :)
anane ve tosbikleri dede nerde yav

Çok keyifliydi çok :)




Uzunya sevdik seni ama gene gelebilir miyiz ... kısmet diyelim. Bacılarım ve kocaları sağolsun götürdüler gezdirdiler :)

Son olarak Ayferin sitedeki havuzda çimdik diyeyim bari de hatırı kalmasın havuzun . O da çok keyifliydi. az oldu ama çocuklar için kış ortasında havuz keyfi güzel bir değişiklik oldu. 


ben seviyorum bu istanbulu ya. az oluyor ondan mı, gidince hasret gideriyoruz bir iyi geliyor yenileniyorum ondan mı yoksa herşey sevgiyle, isteyerek , mutlu olarak yapılıyor ondan mı bilmem ne kadar yorucu da olsa dinleniyorum sanki. 
gene gelecek biz... :)