18 Şubat 2014 Salı

bir gökkuşağı masalı



bir varmış bir yokmuş....

yeryüzünde çok uzun yıllardır yağmur yağmayan bir köy varmış. öyle ki kuraklıktan susuzluktan kavrulmuşlar. o kadar ki ruyalarında bile yağmuru görmez olmuşlar.
küçük çocuklar yağmur denen şeyin ne olduğunu neye yaradığını hiç bilmez, kitaplardan, masallardan okuduklarıyla öğretmenlerinin anlattıklarıyla anlamaya çalışırlarmış.

bir gün başka bir ülkeye  giden bir adam kendi köyüne geldiğinde köyün meydanına çıkıp "duyduk duymadık demeyin, ben yağmur gördüüm . yağmurda ıslandıım. yağmurun altında dolaştım. o kadar güzel bir şey ki keşke bizim köyümüze de yağmur yağsa " diye avazı çıktığı kadar bağırmış. defalarca tekrarlayarak yaşadğı bu güzel tecrübeyi paylaşmış. duyan etrafına toplanmış. bir daha anlat diye neredeyse yalvarmışlar. adamcağız zaten her anlatışında yaşadığı bu güzel tecrübenin zevkine bir kez daha vardığı için hevesle , heyecanla bir daha bir daha bir daha anlatmış. günlerce konuşulmuş ,yaşlılara umut, çocuklara masal olmuş bu konu.

derken bir gün köylüler toplanıp yağmur için Allaha dua etmeye ve ondan yağmur istemeye karar vermişler.
köyün meydanında toplanmışlar el açıp Allaha yakarmışlar. "Allahım başka insanların köyüne yağdırdığın gibi bizim köyümüze de yağmur yağdır. bizim topraklarımız da ıslansın. biz de yağmurda serinleyelim. hayvanlarımız yağmurda dolaşsın çocuklarımız yağmur altında oynasın " diye dualar etmişler.



onlar o kadar  içten dilemişler ,  Allah da dualarını kabul etmiş.

yağmur öyle güzel,  öyle ılık  yağmış ki topraklar kana kana su içmiş, hayvanlar yağmur altında koşturmuş, çocuklar yağmur sularında oynamış hiç bitmeseymiş, hiç dinmeseymiş keşke...ama bitmiş
ardından güneş açmış. herkes tam üzülmeye başlamışken bir çocuğun sesiyle irkilmişler.




GÖKKUŞAĞI!!!

ben bunu okuldaki kitaplarda görmüştüm. nasıl olduğunu hiiç bilmezdim. nasıl da güzel renkler bunlar böyle. daha önce hiç bu kadar parlak rengi bir arada görmemiştim . inanamıyorum ne kadar da büyük. diye hem bağırıyor hem de sevinçle olduğu yerde zıplıyormuş.

Köylüler ıslak ve şaşkın olup biteni sindirmeye, yaşadıklarının güzelliğini hafızalarına kazımaya çalışıyorlarmış.
herkes çok mutluymuş. Hayatlarında ilk defa yağmur gören çocuklar günlüklerine not etmiş bu güzel hatırayı.

Gökkuşağı altında dilekler tutulmuş ortalık adeta bir şölene dönüşmüş.



mehmet erene dün gece bu masalı anlattım. bir yerlerden esinlenmedim tamamen doğaçlama gelişen bir masaldı. oğlum nasıl duygulandı anlatamam.
annecim yağmur yağmazsa ne olur. biz susuz mu kalırız. hayvanlar susuzluktan ölür mü diye sordu
ben de o an içimden bu masalı buraya aktarıp Allaha bir çeşit dua olmasını düşünüyordum. kalktım ve de yazdım. Allah bizleri, ağaçları, hayvanları yani hiçkimseyi  yağmursuz susuz  bırakmasın.

gökkuşağı renkleri hiiç solmasın






6 Şubat 2014 Perşembe

"neden birlikte uyuycaz ki anne ??? "



Mehmet Eren  epeyce alıştı kardeşine. Yani bazen onunla oyun oynamak bile istiyor !
Yine de genelde hala rakip olarak görüyor bu bir gerçek. 
Eşyalarını alan, oyuncaklarıyla oynayan , defterini karalayan, kalemini ısıran yani "beni rahatsız ediyor anne" dediği bir kişi o :D

Dün gece yan yana yatırdım ikisini de rahat mıncıklamak için. Sürekli  "neden birlikte uyuyacağız ki anne ??? " dedi durdu; rahatsız oldu. birlikte uyuyacaklar sandı. istemedi. 




Oyunlarda herkese roller verir :  bazen korsan olursunuz bazen kötü kalpli cadı ; bazen ayı winnie olursunuz bazen baykuş. Eceye de rol veriyor bu sıralar. fark ediyorum da sanki daha çok çabalıyor onu da oyunlarına dahil edebilmek için. ama Ece küçük daha, uyum sağlayamadığı durumlar olabiliyor. ama o kadar çok gayret ediyor ki miniğim. Hiç bir şey yapmasa Ağabeyini taklit etmeye uğraşıyor komik şey.  Eceye verdiği roller genelde küçük canlıları ifade ediyor. piglet , küçük tavşan, minik kedi gibi.  Buradan onu sevdiği sonucunu çıkartmaya çalışmam annelik içgüdüsüyle midir bilmiyorum ama olsun öyle bile olsa güzel :)



Ece'nin taklit dönemi galiba. hem söylenenleri tekrarlamaya çalışıyor hem de taklit yapmaya çalışıyor şapşal. Almış eline yoğurt kasesini ve kaşığını sırayla üçümüze yoğurt yedirdi hem de bitirene kadar . Ben bunlara gezinirken yemek yediriyorum ya o da aynısını yapmaya çalışıyor aferin bana :)  " bu da ayrı bir konu ama olsun hiç değilse kursaklarına bir şeyler iniyor. ben şikayetçi değilim. zevkle yapıyorum. elbet bir gün kendileri yerler :). bu konuda eleştiri istemiyorum  yani  :)  !!! " 



Mehmet Eren de bir bilmece merakıdır gidiyor. Akşamları ailecek karşılıklı bilmeceler sorup bilemeyeni veya zor soranı gıdıklıyoruz :) çok eğleniyor. ama güzel soruyor kerata. kendince şaşırtmalar yapıyor.  "yemek yemek için kullanırız" mesala. bir milyon cevap bulabilirsin. ama o sen ne söylersen başka birşey söylüyor. maksat başka ! çatal diyorsun hayıır kaşıktı.  bilemedin hadi gıdıkla :)

kuzular :D